10 Eylül 2005
‘Yaşamında hiç limonata içmemiş biri, limonatayı çok pahalı bir serinletici sanabilir.
Oysa çok ucuz bir serinleticidir.
Bir bardak suya bir çorba kaşığı toz şekeri döküp, iyice karıştırdıktan sonra,
üstüne doğru dürüst sıkılıp çay süzgecinden geçirilmiş, yarım limon suyu eklersin…
Ve hepsini karıştırırsın.
Bardak, görkemli ve uzunca bir bardaksa, yarım yerine bir limon sıkar,
bir çorba kaşığı toz şekerini de, iki çorba kaşığı yaparsın…
Bir limonata, dişleri donduracak kadar mı soğuk olmalıdır?
Hayır, bardağın çevresine hafif bir buğu yalazlanması yapacak kadar soğuk olmalıdır.
Ayrıca bardağın içine kalıp buz atılmalı mıdır?
Hayır, gerekiyorsa bir tatlı kaşığı dövülmüş buz atılmalıdır.
Yarım tekerlek bir limon dilimi, bardağın kıyısına mı takılmalıdır, yoksa içine mi konmalıdır?
Bardağın kıyısına konduğu zaman, daha dekoratif olur; dileyen, limonun kokusunu daha keskin duymak isterse, bardağın kıyısına takılmış yarım dilimi bardağın içine atabilir.
Iyi bir limonata yapmaya bu kadarı yeter mi? Yetmez.
Çentilmiş limon kabuğuyla bir sap taze naneyi de, önce limonatanın içinde kısa bir süre tutup, sonra hepsini süzmek gerekir.
Böyle bir limonata ultra süper bir zenginlik sorunu mudur?
Hayır, sadece bir yaşam sevgisiyle, bir yaşam zevki sorunudur.
Bu, çok önemli midir?
Bir kez gelinip, bir kez geçilen dünyayı, en sade koşullar içinde dahi, ıskalamamanın göstergesi olduğu için, çok önemlidir.’
……..
‘Özenler ve incelikler, ortak bir yaşam kültüründen, kişilerin yaşamına kadar uzanmıyorsa;
limonata yapmaya kalktığın zaman, önce evde limon bulamazsın.
Limonu almak için dışarı çıktığın zaman da, zaten limonata içme isteğin küllenmiş olur.
Dişini sıktın, limonu alıp geldin. Kör bıçak, limonu doğru dürüst kesmez.
Buzdolabına su konulması unutulmuştur. Yahut dolap tam o sırada söndürülmüştür.
Yahut limon sıkacağını komşu almıştır. Zaten nane de yoktur. Çay süzgeci yıkanmamıştır.
Görkemli uzun bardak bir gün önce kırılmıştı. Ama limonata yerine, soğuk maden suyu vardır…
Ve yeni icatlar çıkarmak da, insan üzmekten başka hiçbir işe yaramaz…
Bardağı hafif buğulu, kıyısına yarım limon dilimi takılmış, içinde bir tatlı kaşığı çıngıltılı buz kırığı, azıcık limon kabuğuyla, taze nane kokan, limonatayı içemezsin.
Yerine maden suyu içersin. ‘
……..
‘Yaşam sevgisi bir kültürdür. Tıpkı çiçek sevgisi, tıpkı müzik sevgisi, tıpkı yüzme sevgisi gibi…
Bu sevgi ya vardır, ya yoktur.
Böyle bir sevgi pekişmemişse; orada insanlar, ne yaratıcı bir yaşama,
ne sağlıklı bir aşka, ne keyifli bir yücelmeye fazla kulaç atamazlar…’
………..
Yukarıdaki paragraflar üstad Çetin ALTAN’ın 21 yıl önce yazdığı bir gazete köşesinden alınmıştır.
Peki bu köşede ne işi var diyecekseniz, hadi hep beraber sektörümüz, Resmi ve Sivil toplum kurumlarımız, firmalarımız ve kendi özel yaşamımız için harika bir limonata yapalım.
Her işimizde kuralları doğru uygulayalım. ‘ Ama’ kelimesinin arkasında saklanmayalım.
Üstümüzde birikmiş yılgınlıklar ve yorgunlukları hızla atalım.
Dürüst ticaretimiz, yeniliklere hızla adapte olan ve sürekli öğrenen organizasyonlarımızla yerel çekişmeleri terk edip uluslararası sularda yelken açalım.
Ürettiklerimizi hemen, üretemediklerimizi, kendi katma değerimizi katarak ihraç edelim.
Şimdi farklılıklar yaratabilme çağını yaşıyoruz. Artık, tüm dünya firmalarının bir ‘Tık’ uzağınızda ya da yakınındayız.
Bunu, ya çift yönlü hale getireceğiz, ya da bol bol ‘ama’ kelimesi içeren cümleler kurarak limonata hayal edip, maden suyu içmeye devam edeceğiz.
M.Rüştü ARSEVEN Genel Sekreter – TÜTED – BİLGİ ÇAĞI DERGİSİ